9 Aralık 2017 Cumartesi

Roma ve Hamamları Hakkında Neler Biliyoruz ?

Bu yazımızda sizlerle Roma Hamamı hakkında öğrendiklerimizi ve Ankara Roma Hamamındaki deneyimlerimizden bahsedeceğiz. Şimdiden keyifli okumalar diliyoruz.


ROMA DÜNYASINDA YIKANMA KÜLTÜRÜ




    Hamam geleneği Roma kültüründe derin kökleri olan günlük bir alışkanlık olarak sevilmekteydi. Bir Roma günlüğünde hafif bir öğle yemeği ve uyku sonrasında ikindinin kalan kısmını hamamlarda geçirmek bir gelenek haline gelmiştir. İlk ve en önemli faktör zevk alma ile ilgilidir. Sonuçta yıkanmak fiziksel ve psikolojik anlamda zevkli bir etkinliktir. Yani banyodan çıkan biri kendini hafif ve olumlu hisseder. İlk sebep olarak hamamın topluma “zevk ve mutluluk” getirebileceğini söyleyebiliriz. Bir diğer sebebi ise antik dünyada köklü bir inanış olarak hamamların sağlığa iyi geldiği düşünülmektedir. Çeşitli hastalıkların tedavisinde sıcak, soğuk, ılık sularla banyo yapmaktan oluşan ayrıntılı kür programı üzerinde Yunan ve Roma doktorları ve sağlık uzmanları uzlaşmaktadır. Ayrıca bunun bir de güçlü ekonomik açıklaması vardır. Bu denli çok sayıda hamam yapılmasının nedeni, hamam işletmenin kazançlı bir girişim olmasıdır.





  Hamam Ritüeli





  Varlıklı bir Romalı halk hamamlarına giderken ona banyo donanımını taşıyan köleleri eşlik ederdi. Bu malzeme, spor ve banyo giysileri, sandaletler, pamuklu havlular ve tuvalet takımından oluşurdu. Tuvalet takımları silindir şeklinde metal bir kutu (cista) içinde saklanan çeşitli masaj yağları ve parfümlerin doldurulduğu şişeler (ampulla ve alabaster) ve olasılıkla bir süngerden oluşmaktaydı. Yoksul bir kişi ise kendi bohçasını kendi taşır ya da evdeki emektar hizmetçi ona yardım ederdi. Hamama iyi  giyimli, bakımlı köleler ordusu eşliğinde tahtırevan üzerinde taşınarak gitmek statü sembolüydü.

Balneum Virile: erkekler hamamı.

Balneum Muliebre: kadınlar hamamı.

Bazı imparatorlar karışık yıkanmayı esneklikle karşılamışlarsa da, alışılmış olan kadınların ve erkeklerin ayrı ayrı hamama gitmeleridir.  Kadınlar sabahları, erkekler işleri bitince öğleden sonra hamama giderlerdi. Ayrıca Roma hamamlarında balneaticum adı verilen giriş ücreti alınıyordu. Fakat çocuklar, imparatorluk köleleri, askerler ve yargı mensupları ya da yakınlarının köleleri bedava yıkanıyorlardı.






                                              ANKARA ROMA HAMAMI



Roma Hamamı, Ulus Meydanı’ndan Yıldırım Beyazıt Meydanı’na uzanan Çankırı Caddesi üzerinde, Ulus’tan itibaren yaklaşık 400 metre uzaklıkta, yolun batısında, caddeden 2,5 metre kadar yükseklikteki bir plato üzerinde bulunmaktadır. Roma Hamamı, İ.S. 188-217 yılları arasında yaşamış olan Roma İmparatoru Lucius Septimius Bassianus tarafından Sağlık Tanrısı Asklepios adına yaptırılmıştır.











   Hamamın bulunduğu bu yüksek alanın bir höyük bilinmektedir. Burada Prof. Dr. Remzi Oğuz Arık tarafından 1937 yılında kazılar yapılmış olup, höyüğün Frig ve Roma Devri katları ortaya çıkarılmıştır. Höyükte yapılan kazılar 1938-1939 yıllarında Müzeler Müdürü Hamit Z. Koşay’ın nezaretinde sürdürülmüştür. Bu kazılar sonucunda ortaya çıkan Hamam Binası, 1939-1943 yıllarında yapılan kazılarla da bütünüyle ortaya çıkarılmıştır. Bu dönemdeki kazıları Türk Tarih Kurumu’nun destekleriyle, yine Hamit Z. Koşay’ın bilimsel başkanlığında Arkeolog Necati Dolunay yönetmiştir. Kazının mimari buluntularını Arkeolog Mahmut Akok değerlendirmiş ve daha sonra rekonstrüksiyon planlarını çizerek kısmen de restorasyon çalışmalarını başlatmıştır. 




   Bugün Roma Hamamı olarak adlandırılan bu ören yerinin bir höyük olduğu, aşağıdan yukarıya doğru Frig, Roma, kısmen de Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yerleşim gördüğü anlaşılmıştır.







Ankara Roma Hamamın Temel Bölümleri

PALAESTRA: Genellikle hamamların içeride ve dışarıda egzersiz yapmak için gerekli yerleri vardır. Yunan gymnasium’unun etkisiyle bu mekânların çoğunluğu açık havada yapılan sporlar için çoğu kez sütunlu avlular biçiminde tasarlanır ve bunlara “palaestra” adı verilir. Hamam kompleksine gelen bir kişi öncelikle dışarda giydiği elbiselerini bir tip hafif spor tuniği ile değiştirir.


KAPALI PALAESTRA: Açık alan olan palaestra’dan sonra gelen kapalı palaestra bölümüdür. (Kısacası kapalı spor salonu diyebiliriz.)
APODYTERIUM: Girişe yakın olan yerdir. İnsanların soyunup-giyinmelerini ve eşyalarını koymaları için kullandıkları alandır. Bu odalarda ahşap dolapların, sandık ve oturma sıralarının bulunması gerekir.

TEPIDARIUM: İlk girilen alandır. Hamamın ılık salonudur, soğuk ve sıcak alanın ortasında olması önerilirdi. Çoğunlukla zeminden ısıtılmaktaydı. 
CALDARIUM: Hamamın en sıcak odasıdır. Burada içinde sıcak su olan büyük bir küvet veya küçük bir havuz ve içinde bel hizasına kadar soğuk su olan havuzlu çeşme (labrum) olurdu. Hypocaust adı verilen sistemle aşağıdan ısıtılırdı.

FRIGIDARIUM: Mekânın ortasında veya duvar kenarlarında havuzlar bulunabilen soğuk alandır. Ayrıca hamam sefası buradaki çok büyük ve ısıtılmamış havuzlardan birine yapılan dalışla son bulurdu. 


ISITILAN ODALAR: Hamama giden birçok kişi özel terleme odalarında vakit geçirerek, buralardan da yararlanmak isterdi. Terleme odalarından laconicum, kuru sıcak; sudatorium ise, buharlı, nemli, sıcak olanağı sunardı.
ISITMA SİSTEMLERİ
Hypocaust ve Tabandan Isıtma Sistemleri: Roma hamamlarındaki başlıca tabandan ısıtma sistemi olan hypocaust, sözlük anlamıyla “aşağıdan ısıtan fırın” anlamına gelir. Bu sistemde küçük ayaklar üzerinde yükseltilmiş bir taban söz konusudur. Ocağın veya fırının ürettiği sıcak hava ve gazlar bu ayakların arasındaki boşlukta serbestçe dolaşabilmekte; fırın ise ısıtılan mekânın hemen dışında, normal olarak dış duvarlardan biri üzerinde yer almaktadır.





          ANKARA ROMA HAMAMI AÇIK HAVA MÜZESİ
Yaklaşık 65.000 metrekare alanı kapsayan Roma Hamamı ören yeri, 1997-2001 yılları arasında yapılan çalışmalarla Açık Hava Müzesi görünümüne kavuşturulmuştur. Ören yerinde bulunan yaklaşık 1000 adet çeşitli eser, mezar stelleri, kitabeler ve mimari parçalar biçiminde 3 ana gruba ayrılmıştır. Palaestra'nın güney ve batı kanatlarında mezar stelleri, kuzey kanadında yazıtlı bloklar, postamentler ve su künkleri, doğu kanadında altar vb. diğer mimari eserler, orta alanda da lahit ve arslan heykelleri sergilenmektedir.

   Arslan Heykeli.


                                                                                   Lahit.


                                                                                 Mezar taşı.


                                                                       Lahit kapağı.









                                                              Mezar Taşları


Sergilenen eserlerden mezar stellerinin çoğunluğu Roma ve Bizans dönemlerine aittir. Yazıtlı bloklar ise genellikle kitabeler ve mil taşlardan oluşmaktadır.
Ayrıca bu alanlarda, ziyaretçilerin rahat bir şekilde gezebilmeleri amacıyla gezi parkurları ve çevre düzenlemeleri gerçekleştirilmiştir.


Umarız paylaştığımız bilgi ve deneyimlerden bizler gibi siz de keyif almışsınızdır. Vaktinizi ayırıp bizi okuduğunuz için teşekkürler.




















Hazırlayanlar: Şafak Atalay - Betül Elgörmüş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder